Aşur KORKMAZ
Şehit Düştüğü Tarih: 19 Aralık 2000
Şehit Düştüğü Yer: İstanbul Bayrampaşa
Hapishanesi
Doğduğu Tarih: 7 Aralık 1972
Doğduğu Yer: İstanbul (aslen Sivaslı)
Mezar Yeri: Cebeci Mezarlığı, İstanbul
2000 yılında F tipi Hapihanelere
ve tecrite karşı başlatılan büyük direnişte,
Bayrampaşa Hapishanesi 1. ölüm
orucu ekibi savaşçısıydı. Devletin 19 Aralık katliam saldırısında kurşunlanarak
katledildi.
Aşur,
07.12.1972 tarihinde İstanbul’da doğdu. Ailesi aslen Sivaslı olup aynı yıllarda
ailesi çalışmak için İstanbul’a gelip yerleşti.
İlk ve ortaokulu Güzeltepe
Mahallesinde bulunan Güzeltepe İlköğretim okulunda
okudu. Liseye Beyoğlu lisesinde başladı ve oradan atıldıktan sonra Bayrampaşa
Ticaret Lisesi’nde devam etti. Aynı yıllar, onun devrimcileştiği yıllardır.
Devrimcilerle yanyana onurlu Nurtepe
halkının içinde büyüdü, genç bir sempatizanlıktan
binlerce insanı yürüten bir kitle önderi haline geldi.
1991 yılında 1 Mayıs için eylem bölgesine giderken
yakalanıp, tutuklanınca lise son sınıftan sonra bir daha okumadı.
Örgütlü mücadeleye katılışı, 1989 sonu ve 1990
başlarında, lisede okurken oldu. Hızla gelişti, kavradı, kendin isundu. Bir süre sonra okuldaki Liseli Dev-Genç
sorumluluğunu yürütmeye başladı.
1991 başlarında okulda yapılan bir aramada defterin
arasında yazılı olan Cemo türküsü ve Liseli Dev-Genç
yazılarından dolayı okuldan atıldı.
Bu dönem Liseli Dev-Genç’de
1991 1 Mayısına kadar görev yaptı. (...) 1 Mayıs gecesi Gazi Mahallesi’nden Ali
Haydar Çakmak ile birlikte çıkmaya çalışırken sabaha doğru otobüs durağında
gözaltına alındı ve tutuklandı.
Bayrampaşa Hapishanesinde 3.5
ay tutuklu kaldı. Burada kendini geliştirmeye çalıştı. Çıktıktan sonra
Gaziosmanpaşa DLMK sorumluluğuna getirildi.
Bu görevde kaldığım süre içinde çok çeşitli pratik
faaliyetleri oldu, çeşitli görevler üstlendi.
Bir süre örgütsel ilişkilerinde bir boşluk oldu ve
bu arada askere gitti. (...) Döndükten sonra 1992 Mart ayından itibaren
örgütlülüğe yardımcı olma temelinde yeniden ilişkisi başladı.
1994 Bağcılar katliamına kadar da böyle sürdü.
Bağcılar katliamı uzun zaman sonra onu sarsan en etkili direnişti. Kendi
deyimiyle, “çatışma ve direnişin etkisi” onu sarsacak kadar büyük olmuştu.
Bu artık onun için dönüm noktasıydı, bu süreçten
sonra örgütü mücadele içinde daha aktif çalışmaya başladı. Artık örgütlü
mücadelenin bir parçasıydı. Sonrası oldukça hızlı, yoğun bir süreçtir. Aşur’un kaleminden çıkan özgeçmişinde bu süreç şöyle
özetlenir:
“Çok hızlı
bir süreç başlıyordu. Önderliğin tutsaklığı, Partinin ilanı, Gazi, Nurtepe ve Sibel... bu sürece
kadar bir dönem Nurtepe’de sorumluluk yaptım. Sibel
eyleminden sonra işten ayrıldım ve Çağlayan Mahallesi sorumluluğuna getirildim.
(...) Gazi
katliamında Gaziye yürüyüşü, Nurtepe direnişini
örgütledik. Gazi ve Nurtepe büyük bir güçtü. Büyük
bir kitle potansiyeli açığa çıkmıştı... Tecrübesizliklerimiz ve tembelliklerimiz
bu kitle potansiyelini yeterince değerlendirmemize engel oldu.
Buca ve
Ümraniye’yle başlayan hapishanelere yönelik katliamlara anında cevap vermeye çalıştık.
Özellikle Ümraniye katliamı sırasında Şişli bölgesinde her yeri yangın yerine çevirmeye
çalıştık. (...) Kinlenmiştik ve intikam doluyduk.”
Böyle bir gelişim olması doğaldı. Partiye yazdığı
bir yazıda şöyle diyordu çünkü Aşur: “Parti
Cepheli olarak büyüdüm. Çocukluktan çıktığım yıllarda Devrimci Sol ile
tanıştım, eksikliklerimle zaaflarımla Parti-Cepheli olarak bugüne geldim.
Benim Cepheli olmak dışında başka bir alternatifim
yoktur. Ya Parti-Cepheli olacağım ya da Parti-Cepheli olacağım. Hareket benim
için bu kadar vazgeçilmezdir.”
Aşur,
1996 başlarında Sezgin Engin SPB’lerinde komutan
olarak istihdam edildi.
Aynı yıl Nisanda gözaltına alınarak tutuklandı.
Hapishaneye geldiği dönem 1996 Ölüm Orucu dönemidir.
O andan şehit düşüşüne kadar direniş saflarında oldu.
Aşur
Korkmaz'ın Ölüm Orucuna Gönüllülük Yazısı:
“Meşale gibi emperyalizmin karşısında parlayan
devrim
Anadolu Halk Cumhuriyeti olsun istiyorum.”
PARTİME MERHABA,
Bugün bu satırları bir Ölüm Orucu
gönüllüsü olarak yazmak, büyük bir güç ve heyecan katıyor. Artık, tek düşünce
sarıyor insanı; bir an önce direnişe başlamak.
İlk yazdığım yazıyı düşündüm.
Değişen ne var dedim kendi kendime. Değişen bir şeyler var. O da bir Ölüm Orucu
savaşçısı heyecanı ve coşkusuyla doluyum. Evet kendimi
o günden bugüne tüm benliğimle direnişe hazırlıyorum.
Yarınlara ilişkin hiçbir kaygı
hiçbir tereddüt taşımıyorum. Büyük bir güç Ölüm Orucu. Yaşamın
her anında güç katıyor, büyütüyor Ölüm Orucu gönüllüsü olmak.
Elbette tarihimiz şehitlerimiz bu
gücün mimarları yaratıcıları. Onları düşünüyorum. Onlar ki en değerlilerimizdiler.
Onlara layık bir Parti-Cepheli olmaktan daha büyük onur var
mıdır... Ölüm Orucu onurdur, bu onuru taşımak şehitlerimize, Partimize
layık olabilmekten başka bir düşüncem yok.
Devrim büyük yollar alacak. Büyük
kazanımlar ve olanaklar ortaya çıkaracak bir direniş olacak. Bunu biliyorum.
Bunun sohbetini yapmak bile büyük bir coşku yaratıyor. Kimi zaman içinde
bulunduğum direnişin bizim şehitlerimizle devrime kadar gidecek, bir etki
yarattığının hayalini kuruyorum.
Sosyalizme olan inancım büyük.
Biliyorum ki bu köhnemiş düzenin sonu çoktan geldi. Ve insanların özgürce,
mutlu ve kardeşçesine bir dünyada yaşayacağı günler bize bağlı. Ve ilk, meşale
gibi emperyalizmin karşısında parlayan devrim Anadolu Halk Cumhuriyeti olsun
istiyorum.
Partime güveniyorum, Önderime,
yoldaşlarıma güveniyorum. Bu güven benim en büyük gücüm. Bu güçle ve inançla
şehitlerimizin yolundan emin adımlarla gideceğime inanıyorum.
Ben hazırım. Verilen hiçbir emek,
değer boşa gitmeyecek. Her adımda bunların karşılığında bir Parti-Cepheli gibi
başım dik olacak.
Elbette daha birçok şey yazmak
istiyorum. Ama yazmak zor. Duygularımı, düşüncelerimi
ifade etmek için söyleyebileceğim en özlü şey, bir Parti-Cepheli gibi yaşamak
ve ölmekten daha büyük gurur, onur yoktur.
YA ÖZGÜR VATAN YA ÖLÜM
ZAFERİ ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ
YAŞASIN ÖLÜM ORUCU EYLEMİMİZ
YAŞASIN ÖNDERİMİZ DURSUN KARATAŞ
YAŞASIN DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ
PARTİSİ-CEPHESİ
Devrimci
Saygılarımla
2
Ağustos 2000
Aşur
Korkmaz
***
Aşur
Korkmaz'ın Ölüm Orucuna Seçilme Konuşması:
“Halk
sevgisi, vatan sevgisi, partimiz, tarihimiz yaşam gerekçelerimdir.”
“Bugün düşmanın saldırıları hemen
herkes tarafından biliniyor. Boğulmaya, yok edilmeye çalışılan halklarımızın
devrim ve kurtuluş umududur. Bir yandan emperyalizm ve oligarşinin saldırıları
ve diğer yandan Kürt milliyetçiliğinin teslimiyeti, oligarşiyi umutlandırıyor.
İşte böylesi kapsamlı bir saldırının bir ayağı da hapishanelerdir.
Hapishaneler her dönem düşmanla
girilen çatışmalarla dolu bir tarihe sahiptir. Bu tarihin yaratılmasında
Mahirlerden bu yana Parti-Cephe çizgisinin ve direnişlerinin yeri tartışılamaz
derecede nettir. Bu tarihte düşman her zaman devrimci tutsaklar nezdinde
halkımızı teslim almak, yılgınlaştırmak istemiştir. Düşman hapishanelerde
teslim alırsam dışarıda da teslim alırım diye düşünmekte ve her dönem
saldırılarına hapishanelere yönelmektedir.
Bugün düşmanla gireceğimiz
çatışma böylesi bir hesaplaşmanın, irade savaşının ürünüdür. Ve burada biz
Parti-Cepheli tutsaklara büyük görevler düşmektedir. Bunları yerine getirmek
her Parti-Cepheli tutsak gibi benim de onur ve namus sorunumdur.
Bu süreç birçok çatışmanın bir
arada yaşanacağı, düşmanla girilecek taktik savaşların ve sonuç olarak
sarsılmaz bir kararlılığın yaşanacağı her koşulda kazanma azminin her an
büyütüleceği, direniş destanlarının ve kahramanlıklarının yaratılacağı bir
irade savaşıdır.
Bu savaşta güçlü iradelerin
gerekliliğini biliyorum. Evet birçok yanıyla süreci
görüyorum. Elbette çeşitli eksiklik ve zaaflarım var. Ama sürecin gerektirdiği
başta Ölüm Orucu eylemimiz olmak üzere, intihar eylemlerine kadar her türlü
eyleme hazır olduğuma inanıyorum ve güveniyorum.
Bu gücü ve güveni, bendeki emeğini
hiç esirgemeyen ve her gün daha ileri adımlar atmamı sağlayan partimizden ve
önderimizden alıyorum. Halkların kurtuluş özleminden, şehitlerimizden ve
yoldaşlarımızdan alıyorum.
Süreci çok uzun zamandır kendim
ve direnişimiz açısından düşünüyorum. Bir çok yanıyla
kendimle hesaplaştım, hesaplaşıyorum. Küçük burjuva gururuma sabırsızlıklarıma
savaş açtım. Mütevazi olmayı önüme hedef olarak
koydum. Elbette eksik kalan yanlarım var. Ama bunların direnişimizin önünde
engel olmayacağına eminim. Hedefim partimize, önderimize, şehitlerimize ve
uğrunda nice canlar verdiğimiz halkımıza layık olarak bu koşuyu tamamlamak.
Ne gibi zaaf ve eksiklikler;
dediğim gibi küçük burjuva gururum, sabırsızlıklarım, emekçilikteki eksikliklerim
vardır ve bunlarla uzun zamandır sonuç alıcı tarzda hesaplaşıyorum.
Hiçbir zaman yeterlilik duygusuna
kapılmadım, kendimle çatışmaya tamam demedim ve demeyeceğim.
Ama sade düşünmeyi öğrendim.
Büyük düşünmeyi öğrendim. Duyguda, düşüncede, davranışta devrimci olmanın
erdemlerini öğrendim ve koşum bu hedefe doğru. Halk sevgisi, vatan sevgisi,
partimiz, tarihimiz soyut değil yaşam gerekçelerimdir.
Bugünlere gelmemde kimlerin emeği
yok ki, başta partimiz. Tekrar elimden tuttuğu ayağa
kaldırdığı günün önemi bugün binlerce defa anlamlı. Yoldaşlarımın emeği,
sabır, hep öğretici ve yol gösteren oldu.
Ve tüm bu emeklerin, değerin,
sevginin karşılığını benden alacak. Bu konuda şuna eminim ki hiçbir emek,
hiçbir değer boşa gitmeyecek.
Bugün büyüttüğüm sosyalizm
ideali, çok yalın, çok sade. Tek bir neden için dahi olsa savaşmak ve şehit
düşmek onurdur. Zaferdir. Kazanacağımıza olan sonsuz inançla teşekkür ediyorum.
YAŞASIN ÖNDERİMİZ DURSUN KARATAŞ
YAŞASIN DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ
PARTİSİ-CEPHESİ
(Ölüm orucu savaşçısı
olarak seçildiğinde yaptığı konuşmadan - 25 Mart 2000)
Hakkında
Daha Geniş Bilgi İçin...
Yoldaşları, yakınları Aşur Korkmaz’ı Anlatıyor: